What I Love

Toplumu ve sanatı eleştiren sergi

Borusan Art Center sanatçılarının üçüncü sergisi What I Love katılan sanatçıların işleri sayesinde “toplumsal ve sanatsal” eleştiriyi cesurca sergilemeyi amaçlıyor. Son zamanlarda sanatçıların işlerine müdahil olan küratörlüğün tam tersine serginin küratörü Necmi Sönmez, genç sanatçıların işlerine hiç müdahale etmemiş. Sonuç, Türkiye, İstanbul, toplum ve sanat üretimi üzerine ciddi eleştirel işleri bir araya getiren bir sergi. 13 Mart’a kadar Borusan Müzik Evinde görülebilecek sergi 10 genç sanatçıyı bir araya getiriyor.

Asena Hayal’in Bağışıklık isimli ses yerleştirmesi, Berkay Tuncay’ın fotoğrafları Corrupted Family Portrait, Burçak Konukman’ın Enternasyonal başlıklı video çalışması, İlke Yılmaz’ın Fishing isimli heykeli, Elif Öner’in web tasarım çalışması Aynadan İçeri, Evrim Kavcar’ın heykel ve animasyonu kullandığı Esteban, Gökçe Süvari’nin mürekkep, yağlı boya ve animasyonu bir araya getiren çalışması Dog Exercises, Özge Enginöz’ün Mutluluk başlıklı dijital baskıları, Yağız Özgen’in 8-bit renk Paleti Girdisi başlıklı renk kompozisyonları ve Zeynep Beler’in Doğru Aydınlatma isimli fotoğrafları yer alıyor.

Eserler sosyal olgular, sanat piyasasının değişkenliği ve kayganlığı, bireylerin özgürleşme çabaları üzerine işlerle öne çıkıyor.

İlke Yılmaz: Fishing
İlke Yılmaz: Fishing

Sergide, toplumun yabancılaşması ya da ötekileşme üzerinden ilerleyen eserleri de görmek mümkün. İlke Yılmaz’ın Fishing adlı eseri, İstanbul’da deniz ya da Boğaz kıyısına yakın oturanların son yıllarda gözlemledikleri farklılaşan ortamı anlatıyor. Yılmaz, bu farklılıkların başında, yeşil alanların talanı, gizli gizli kesilen ağaçlar, yok edilen korular kadar, balık tutan insanların gittikçe fazlalaştığını anlatıyor.

İlke Yılmaz’ın gerçek bir insan boyuna yaklaşan heykeli isimsiz balıkçı bir kadını tasvir etmekte. Daha ilk bakışta renkli elbiseleri ve kendinden emin haliyle dikkati çeken bu figür, sanatçının son dönemde üzerinde durduğu “gerçeklik” temasına ve Türkiye’nin sosyal yapısına ve değişimine gönderme yapıyor.

Sosyal yapıyı eleştiren diğer bir eser Evrim Kavcar’ın Esteban adlı, farklı disiplinlerden oluşan mekan yerleştirmesinde bir sokak faresinin hikayesini anlatıyor. Duvara yansıtılan animasyon farenin anlık hareketlerini gösterirken, bir köşede ölü fare heykeli ve sonar duvarda yazan yazı izleyiciye sosyal yaşantıda “ötekileştirme” kavramını izleyiciye yeniden sorgulatıyor.

Burçak Konukman: Enternasyonal
Burçak Konukman: Enternasyonal

Burçak Konukman’ın Enternasyonal adlı eseri çıplak bir figürü arkası dönük şekilde tişörtler giyerken görüntülüyor. Bir video çalışması yapan Konukman’ın eserinde yavaş yavaş yükselen Enternasyonal marşını duyuyoruz. Konukman’a göre, bu video eser, sanat dünyasının genç sanatçılar üzerinden çıkar sağladığı baskıcı ortamına ve ikiyüzlülüğüne gönderme yapıyor. İzleyicinin arkadan gördüğü figür, sanatçının kendisi. Üzerine giydiği tişörtlerin tamamı da Burçak Konukman tarafından tasarlanmış. Konukman’ın tişörtlerinin üzerinde yine kendisinin sanat dünyasına gönderme yaptığı “No Market Shit,” adı altında bir mesaj var.

Elif Öner: Through the Looking Glass
Elif Öner: Through the Looking Glass

Sanat ortamı ve sanat ortamını müze bağlamından eleştirmeyi seçen Elif Öner, Aynadan içeri adlı işini geçen sergiden de hatırlamak mümkün. Öner, proje kapsamında başlattığı işi devam ettiriyor. Öner, Museummodern isimli web tabanlı çalışmasında sanat-müze-koleksiyon üçgenindeki karmaşık ilişkileri eleştiriyor. Öner’in asıl eleştirmek istediği olgu art arda açılan özel müzeler, sanat piyasasının güçlenmesi, 2000’li yıllara dek hiç görülmemiş şekilde “koleksiyon-koleksiyoncu-halka açılım“ konuları. “Aslında sadece bir web sayfası olan bu projeye, bazı kişiler cv yollayıp iş başvurusu bile yapıyorlar,” diyor Öner. Öner’in işi seyirciyi “katılımcı” haline getiriyor. Sitede tıklanan linklerle tekrar aynı yere yönelen seyirciye, bu “kurumsal çoğullaşmanın” nereye kadar devam edeceğini de sorguluyor.

Özge Enginöz: Mutluluk
Özge Enginöz: Mutluluk

Özge Enginöz’ün Mutluluk adlı eseri, aslında sadece bir yanılgıyı ortaya koyuyor. Büyük ölçekli kolaj eserde, Enginöz aslında bir aile fotoğrafını betimliyor. Gerçek imajlarla, hayali olanları birleştiriyor. Kolajları sadece sürreal dünyayı değil, gerçek insanları anlatmayı hedefliyor.

Toplam on sanatçının eserlerinden oluşan sergi sıradan anlatım biçimini bozarak yabancılaşma, ötekileştirme, ekonomik problemler, şehirleşme ve sanat dünyasının baskıcı niteliği gibi konuları ironik yaklaşımlarla ifade ediyor.

(Visited 225 times, 1 visits today)

Leave a Reply